29 Ekim 2011 Cumartesi

locating authority

ve muellifin olumu. ote yandan reflexivitenin objektif bilimsel bilgiyi yikmaya calisirken muellifi tekrar yazmasindan tuhaf kokular aliyorum. butun bunlar su ince, tiz narrative analysis kitabinda, yazarin `locating myself` diyerek actigi onsozde narratif analizi bicimsel olarak tartismadan once onumuze seriverdigi metni `authorize` etmek icin kendini bir yere yerlestirecegini bildirmesi. `locating myself and the contexts that shaped the volume and authorize its point of view` au·thor·ize    /ˈɔθəˌraɪz/ Show Spelled[aw-thuh-rahyz] Show IPA verb (used with object), -ized, -iz·ing. 1. to give authority or official power to; empower: to authorize an employee to sign purchase orders. 2. to give authority for; formally sanction (an act or proceeding): Congress authorized the new tax on tobacco. 3. to establish by authority or usage: an arrangement long authorized by etiquette books. 4. to afford a ground for; warrant; justify. sevgili sozluk authorize icin, otorite vermek diyor. ben ne desem bilemiyorum.bu `speaking from` her ne kadar perspektifi `partial` hale getirse de, bu perspektif daha cok bir farka yerlestirir ve farki kemiklestirir gibi. bu fark ethnic minority olur, kadin olur vs. belki biraz da gereksiz olarak Kohler`in sahsina yonelmis oldu bu rahatsizlik. En nihayetinde sirtini yasladigi literaturu gosteriyor ki gelip arkadan vurmasinlar. hem sonra artistic authority ile bu muellif nasil uzlasacak denebilir. sanatcinin bir dahi olarak, bir karakter olarak, hayat hikayesiyle, aurasiyla tam takim romantize bir cercevesi sorunu muellif sorunu. sorun otobiografik olanin verdigi otorite belki de. asil derdim su kendimi bir `sanat tarihsel baglama oturtma ev odevim ki, ancak boyle kivira kivira itiraf edebildim sanirim. tarihe bi not dustum boylece, hani aklimin bi ucunda dursun da sonra donup bi bakayim diye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder